Kemal Gözler, Hukukun Temel Kavramları
TCK m.32’ye göre, hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar. Tehditte ise, kişi var olan veya gerçekleşecek bir zarar karşısında kendisini veya başkasını kurtarmak için kendisine işletilmek istenen suçu işlemektedir. Örneğin, bir kimseye eğer kuyumcuyu soymazsa, çocuğunun öldürüleceğinin söylenmesi. Yani, bir suçtan dolayı Türkiye’de yargılanabilmek için hareketin veya neticenin Türkiye’de gerçekleşmiş olması yeterlidir. Örneğin, A kişisi, B kişisine Yunanistan’da silahla ateş etmiş, B kişisi yaralanmış ve derhal uçakla İstanbul’a getirilmiş olsun. B kişisi İstanbul’da ölürse, ateş etme eylemi Yunanistan’da, ölüm neticesi İstanbul’da meydana gelmiş olacaktır. Bu halde netice Türkiye’de gerçekleşmiş olduğundan, A kişisi eyleminden dolayı Türkiye’de yargılanabilecektir. Aynı şekilde, A’nın B kişisine ateş etme eylemi Türkiye’de, ölüm neticesi Yunanistan’da gerçekleşmiş olsaydı, hareket (ateş etme) Türkiye’de yapılmış olduğundan A kişi hareketinden dolayı Türkiye’de yargılanabilecekti.
- Bir diğer deyişle mahkeme idari teşkilatında yükseltilmiş seviyede hizmet veren memurlardır.
- Fakat A kişisi B kişisine her gün hakaret ediyor olsaydı, bu halde zincirleme suç hükümleri uygulanabilecekti ve A’ya bir hakaret suçundan ceza verilecek ama verilecek ceza kanunda gösterilen miktarlarda arttırılacaktır.
Son olarak, günümüz Türkiye’sinde görme engelli hukukçuların hâkimlik mesleğine alınıp, alınamayacağı ve bu mesleği gerçekten icra edip, edemeyecekleri hakkında görüşler ortaya konularak, kritikler yapılacaktır. Maddesi ile “görevlerini yurdun her yerinde yapmasına engel olabilecek vücut ve akıl hastalığı veya engelliliği, alışılmışın dışında çevrenin yadırgayacağı şekilde konuşma ve organlarının hareketini kontrol zorluğu çekmek gibi engeli bulunmamak” ibaresi madde metninde çıkarılmak zorunda kalınmıştır. Yapılan bu değişiklikle birlikte; 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 8/g bendinde g) “Hâkimlik ve savcılık görevlerini sürekli olarak yurdun her yerinde yapmasına engel olabilecek vücut ve akıl hastalığı veya engelliliği bulunmamak” şeklinde engelliler ile ilgili bu düzenleme son şeklini almıştır. Özellikle Türkiye’deki çoğunluk görüşü; görme engelli hukukçuların, duruşma yönetimi, dosya incelemesi ve keşif gibi, handikaplar nedeniyle hâkimlik görevini eksiksiz olarak yerine getiremeyecekleri yönünde ise de, bu sorunlar yapısal olmayıp, çözümsüz değildir. Bu bağlamda; Almanya, Avusturya ve 1934 tarihli hâkimler ve savcılar kanunu ile ülkemizde uygulanan hâkim yardımcılığı müessesesi ve teknolojik gelişmelerin desteği ile bu sorunların aşılması kolaylaşacaktır. (Koyuncu, Gök;2019) aktardığına göre; Almanya’da 1957 yılında “rechtspfleger” yani “yardımcı adalet memuru” yasası ile hâkim olmayan ama işlerinde yardımcı olan bir statü belirlenmiştir. “Rechtspfleger” mahkemelerde ve savcılıklarda kendilerine verilen adalet hizmetlerini yerine getirmekle görevli olan adli memurlardır. Bir diğer deyişle mahkeme idari teşkilatında yükseltilmiş seviyede hizmet veren memurlardır. Yardımcı Adalet Memurları ile ilgili olarak 1 Temmuz 1970 tarihinde Yardımcı Adalet Memurları Kanunu düzenlenmiştir. Yardımcı Adalet Memurları, bugün adli teşkilatta karar verici konumda olup çok büyük ve çok küçük mahkeme birimlerindeki görevlerin ifasını yerine getirip cebri icra, çekişmesiz yargı gibi kanunlarında sayılan görevleri yerine getirmektedirler.
Öte yandan ihtiyari olmakla birlikte, hakem sayısı ve nasıl belirleneceği, tahkim dili ve yeri, uygulanacak kurallar gibi konuların da taraflarca kararlaştırılması olası bir uyuşmazlıkta faydalı olabilecektir. İhtiyati tedbir talebi dava açılmadan önce yapılıyorsa, uyuşmazlığın esasını çözmede yetkili ve görevli mahkemeye; dava açıldıktan sonra talep ediyorsa, davanın görülmekte olduğu mahkemeye yapılır. Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun kapsamında ticari alacak davalarında arabulucuya başvurma şartı getirilmiş ve bu amaçla Türk Ticaret Kanunu ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun bazı hükümlerinde değişiklik yapılmıştır. Yabancı yatırımların kamu yararı gerektirmedikçe ve karşılıkları ödenmedikçe kamulaştırılamayacağı veya devletleştirilemeyeceği de DYYK m. Bu konularda BM Engelli Hakları Komitesi BM Engelli Hakları Sözleşmesinin Adalete Erişim Hakkı kapsamında Beasley-Avustralya kararı ve Lockrey-Avustralya kararı emsal niteliktedir. Osmanlı uygulamasında “Kör Tahsin” lakabıyla tanınan, çeşitli şehirlerde kadılık yapmış ve Rumeli kazaskerliğine kadar yükselmiş olan Tahsin Hasan Bey’in bir gözü görmediği için bu lakapla anıldığı ifade edilmiştir. Söz konusu tehlike ile o tehlikeyi defetmek için yapılan fiiller arasında bir orantı olmalıdır. Mahkumiyete esas olan fiilin siyasi, askeri veya bunlarla bağlantılı suçlardan olmaması gerekir. Bu kitabın iç kapaklarını, içindekileri kısmını ve örnek olarak bazı bölüm ve sayfalarını PDF formatında görmek için burasını tıklayabilirsiniz. Artık, taklit ürün ticareti yapanlar tüketiciye daha kolay ulaşabildikleri için faaliyetlerini online platformlara taşıdılar\. İlk bahsini yap ve oyunun adrenaliniyle keyif al paribahis\. Suç teşkil eden faaliyetlerin internet üzerinden gerçekleştirilmesi ile yetkililerin şüphelileri izlemesi ve genel anlamda soruşturma süreçleri zorlaşmış durumdadır.
Maddesinde engellilere yönelik kısıtlayıcı ibare; “bulaşıcı hastalığı ve göreve engel başka bir rahatsızlığı bulunmamak”, şeklindedir. Oldukça makul olan bu kayıt tabii ki görme engelli hukukçuların görme engellerinin bu mesleği icra etmelerinde ne derece engel oluşturabileceği tartışma konusu olacaktır. Bu yazımızda; Federal Almanya hukuk sisteminde hâkimlik mesleğine alınma koşulları bakımından genel olarak engellilere, özel olarak da görme engellilere yönelik herhangi bir sınırlandırmanın bulunmadığı saptamasını yaptık. Yani; Hukuk öğrenimi görmüş; yapılan ilk kademe sınavını geçmiş; akabinde de hazırlık hizmetini tamamlamış; daha sonra devlet tarafından yapılan İkinci kademe sınavını da geçmiş her engellinin hâkimlik mesleğine atanmasına engel bir durum bulunmadığını ortaya koyduk. Bu kanaatimizi, Almanya Üniversitelerinde çalışan hukuk Profesörlerinin görme engelli olsun – olmasın direkt hâkim olarak atanmaları imkânının tanınmasıyla güçlendirdik. Fiili işlediği sırada bir kişinin davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmışsa kişi kısmi akıl hastasıdır.
Ciro, tek düzen hesap planına göre bildirim tarihinden bir önceki mali yılsonunda veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa, bildirim tarihine en yakın mali yılsonunda oluşan net satışlardan meydana gelir. Maddenin birinci fıkrasındaki kişi veya ekonomik birimlerin kendi aralarındaki satışlarından doğan ciroları hesaba katılmaz. Madde 8(6) uyarınca ciro hesaplamasında döviz kuru olarak, cironun gerçekleştiği mali yıldaki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru ortalaması göz önüne alınır. Yolsuzlukla alakalı suçların soruşturulmasında yetkili makamlar, savcılık ve ceza mahkemeleridir. Türkiye’de sadece yolsuzluğun araştırılması ve soruşturulması görevlerine adanmış resmi bir devlet kurumu mevcut olmamakla birlikte Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) yolsuzluk soruşturmaları kapsamında özel bir yetki ile donatılmıştır. MASAK, veri toplama, ilgili kuruluşlardan belge talep etme ve en önemlisi soruşturma dosyalarını yetkili savcılığa sevk etme konusunda yetkilendirilmiş düzenleyici bir kuruluştur.
Bu suçun cezası, bir yıla kadar hapis ve adli para cezası olarak öngörülmüştür. Ceza Hukuku sistemimizde, kumar oynamak suç olmamakla beraber Kabahatler Kanunu’na göre, kabahat olarak kabul edilmiş ve yüz türk lirası idari para cezası verileceği düzenlenmiştir. İnternet hizmeti, otomatlar aracılığı ile sunulduğu için bu ödeme yapılmaksızın internet hizmetinden yararlanılması “karşılıksız yararlanma” suçunu oluşturur. Başkasının abone olduğu internet hizmetinden bedel ödemeksizin yararlanan kişi hakkında karşılıksız yararlanma suçundan dolayı dava açılması gerekir. Bu suçu işleyen kimseye iki aydan altı aya kadar hapis veya adli para cezası verilir. Türk Ceza Kanunu m.4’e göre, ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz. Buna göre işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu konusunda kişi kaçınılmaz bir hataya düşmüşse cezalandırılmayacaktır. Burada kişi, yapmış olduğu hareketin hukuk düzenine uygun olduğunu, bir haksızlık oluşturmadığını düşünmektedir.
Yardım etme bir kişinin kasıtlı olarak işlediği bir suçun işlenmesinin desteklenmesidir. Suçun işlenmesine yardım eden olarak iştirak eden kişiye, suçun asıl failine verilecek ceza bir miktar indirilerek verilecektir. Genel olarak, kanunda bir tek kişi tarafından işlenebileceği gösterilmiş olan suçlar birden fazla kişi tarafından işleniyorsa iştiraki varlığından söz edilir. Ancak birden fazla kişinin bir suçu işlemesi yetmez, ayrıca bu kişiler arasında bir iştirak iradesi olmalıdır. Bir başka deyişle, bu kişiler bir suçu ortak bir kararla birlikte işlemelidirler, fiilin işlenmesine hepsinin katkısı bulunmalıdır. Buna göre mağdur yabancı ise, fail hakkında Türkiye’de Türk kanunlarına göre yargılama yapılabilmesi için, söz konusu fiilin işlendiği ülke hukukuna göre de suç teşkil etmesi gerekir. Bir marka tescil başvurusu, öncelikli olarak TürkPatent tarafından resen yapılan mutlak red nedenleri incelemesinden geçmektedir. Resen yapılan bu inceleme üzerine, reddedilen mal ve hizmetler tescil başvurusunun kapsamından çıkarılır ve tescil başvurusu, kabul edilen mal ve hizmetler için Resmi Marka Bülteninde yayınlanır. Yayınlanan tescil başvurusuna karşı iki aylık bir süre zarfında üçüncü kişiler itirazda bulunabilir.
Casey, Manhattan’da özel bir hukuk firmasında avukat olarak çalışırken kaptığı bir hastalık nedeniyle ellili yaşlarında tamamen görme engelli oldu. 1998’de Ulusal Görme Engelliler Federasyonu kongresinde verdiği bir konferansta, kendisini görme engelliler dünyasına yeni gelen biri olarak tanıttı ve görme engelli insanlara ve genel olarak engelli insanlara karşı toplumsal hayatın her alanına entegre olmaları için tutumlarda bir değişiklik çağrısında bulundu. Bir suçun işlenmesi ile elde edilen eşyanın kullanılması Türk Ceza Kanunu md. 165’de düzenlenen “suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi” suçunu oluşturur. Bu suçu işleyen kimse, altı ay ile üç yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılır. Bir kimseye küfredilmesi, Türk Ceza Kanunu md.125’ düzenlenen hakaret suçu kapsamına girer. Gerçekten, kanuni düzenlemede de bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikteki yakıştırmalar veya sövmeler, “hakaret” suçu kapsamına girmektedir. Bu suçun cezası, üç aydan iki yıla hapis cezası veya adli para cezasıdır. TCK m.61’e göre, hakim sanığa verilecek temel cezayı suçun işleniş biçimi, suçta kullanılan araçlar, meydana gelen zararın ağırlığı gibi hususları göz önünde bulundurarak kanunun gösterdiği alt ve üst sınır arasında belirler.