Görme Engelli Hukukçuların Hakimlik Mesleğine Alınmamalarına Dair Karşılaştırmalı Hukuk Çerçevesinde Bir Bakış Denemesi Hikmet KARADAĞ GÖRME ENGELLİ EVRENSEL HUKUKÇULAR DERNEĞİ
O’Donoghue, ayrıntılara özen gösteren, mükemmel bir hafızaya ve güçlü bir mesleki etik kurallarına sahip mükemmel bir yargıç olarak kabul edilir. Bir başka örnekte müderrislik ve kadılık görevli yapmış olan Yenişehirli Hasan Efendi’nin görme engelli olması sebebiyle emekli edildiğinden bahsedilmektedir. Ancak, genel ahlakın veya kamu güvenliğinin gerektirdiği hallerde, örneğin çocuklarla ilgili olaylar, cinsel suçlar, vb. Bu durum önceden belirtilir, salona izleyici alınmaz, içeridekilerin salonu terk etmesi istenir. Tanık sıfatıyla dinlenilecek olan kişi içerde olup biten olaylardan etkilenmeden, gerçeği doğru biçimde anlatması amacıyla dinleneceği ana kadar salona alınmaz. Tanık ifade vereceği zaman, mübaşir seslenerek onu salona çağıracaktır.
Casey, Manhattan’da özel bir hukuk firmasında avukat olarak çalışırken kaptığı bir hastalık nedeniyle ellili yaşlarında tamamen görme engelli oldu. 1998’de Ulusal Görme Engelliler Federasyonu kongresinde verdiği bir konferansta, kendisini görme engelliler dünyasına yeni gelen biri olarak tanıttı ve görme engelli insanlara ve genel olarak engelli insanlara karşı toplumsal hayatın her alanına entegre olmaları için tutumlarda bir değişiklik çağrısında bulundu. Bir suçun işlenmesi ile elde edilen eşyanın kullanılması Türk Ceza Kanunu md. 165’de düzenlenen “suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi” suçunu oluşturur. Bu suçu işleyen kimse, altı ay ile üç yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılır. Bir kimseye küfredilmesi, Türk Ceza Kanunu md.125’ düzenlenen hakaret suçu kapsamına girer. Gerçekten, kanuni düzenlemede de bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikteki yakıştırmalar veya sövmeler, “hakaret” suçu kapsamına girmektedir. Bu suçun cezası, üç aydan iki yıla hapis cezası veya adli para cezasıdır. TCK m.61’e göre, hakim sanığa verilecek temel cezayı suçun işleniş biçimi, suçta kullanılan araçlar, meydana gelen zararın ağırlığı gibi hususları göz önünde bulundurarak kanunun gösterdiği alt ve üst sınır arasında belirler.
Ancak bu halde verilecek ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar arttırılır. Ancak kasten öldürme, kasten yaralama işkence ve yağma suçlarında zincirleme suç hükümleri uygulanmaz. Bu hallerde eğer A kişisi bir suç işleme kararı kapsamında üç farklı zamanda B kişisini yaralamışsa, bu halde üç tane kasten yaralamadan sorumlu olacaktır. Fakat A kişisi B kişisine her gün hakaret ediyor olsaydı, bu halde zincirleme suç hükümleri uygulanabilecekti ve A’ya bir hakaret suçundan ceza verilecek ama verilecek ceza kanunda gösterilen miktarlarda arttırılacaktır\. Güvenli ve hızlı para yatırma ve çekme işlemleriyle rahat bir oyun deneyimi sağla. paribahis\. Bir suçun kanunda yer alan tanımındaki fiilleri yapan kişilerin her biri ayrı ayrı fail olarak sorumlu olur. Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Araç olarak kullanılan kişinin kusur yeteneği yoksa örneğin akıl hastası veya 10 yaşında bir çocuksa, araç olarak kullanan kişiye verilecek ceza arttırılacaktır. Söz konusu idarî para cezası birleşme işlemlerinde tarafların her birine, devralma işlemlerinde ise sadece devralana verilir.
- Yürürlükteki Türk Ticaret Kanunu’nu esaslı ölçüde değişikliğe uğratacak olan yeni Türk Ticaret Kanunu 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilmiş olup, 1 Temmuz 2012 tarihi itibarı ile yürürlüğe girecektir.
- Karşılaştırmalı reklama; Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’nde yanıltıcı ve karalayıcı reklamlar engellenmek, tüketiciler ve piyasadaki rakipler nezdinde yaratılabilecek haksız rekabet engellemek suretiyle katı kurallar çerçevesinde izin verilmiştir.
Maddesinde engellilere yönelik kısıtlayıcı ibare; “bulaşıcı hastalığı ve göreve engel başka bir rahatsızlığı bulunmamak”, şeklindedir. Oldukça makul olan bu kayıt tabii ki görme engelli hukukçuların görme engellerinin bu mesleği icra etmelerinde ne derece engel oluşturabileceği tartışma konusu olacaktır. Bu yazımızda; Federal Almanya hukuk sisteminde hâkimlik mesleğine alınma koşulları bakımından genel olarak engellilere, özel olarak da görme engellilere yönelik herhangi bir sınırlandırmanın bulunmadığı saptamasını yaptık. Yani; Hukuk öğrenimi görmüş; yapılan ilk kademe sınavını geçmiş; akabinde de hazırlık hizmetini tamamlamış; daha sonra devlet tarafından yapılan İkinci kademe sınavını da geçmiş her engellinin hâkimlik mesleğine atanmasına engel bir durum bulunmadığını ortaya koyduk. Bu kanaatimizi, Almanya Üniversitelerinde çalışan hukuk Profesörlerinin görme engelli olsun – olmasın direkt hâkim olarak atanmaları imkânının tanınmasıyla güçlendirdik. Fiili işlediği sırada bir kişinin davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmışsa kişi kısmi akıl hastasıdır.
Örneğin, kişi kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkum edilmişse seçme ve seçilme hakkını, velayet hakkını kullanamayacaktır. Bu hak yoksunlukları hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam eder. Mahkeme şartlar oluştuğunda hapis cezasının ertelenmesine karar vermek zorunda değildir. Eğer mahkeme erteleme kararı verirse, 1-3 yıl arasında bir denetim süresi belirler. Mahkeme, denetim süresi içinde cezası ertelenen kişinin bir meslek edinmesine, mesleğini gözetim altında yapmasına veya bir eğitim programına devam etmesine de karar verebilir. Erteleme kararının verilebilmesi için ayrıca daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması ve yargılama süresince gösterdiği pişmanlık dolayısıyla mahkemenin bu kişinin bir daha suç işlemeyeceğine kanaat etmesi gerekir. Üçüncü fıkraya göre eğer bir kişi hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı hususunda hata etmişse bu hatasından yararlanır. Ancak burada m.30/3 devreye girerek, kişinin bu hatasından yararlanma imkanı yaratılmıştır. Yani, kişiye konut dokunulmazlığını ihlal suçundan ceza verilmeyecektir. Örneğin, A kişisinin, 10 Eylül 2012 tarihinde hırsızlık fiilini işlediğini, 15 Eylül’de de yeni bir ceza kanunun yürürlüğe girmiş olduğunu varsayalım. A’nın suçu işlediği tarihte yürürlükte olan kanun hırsızlık fiilini suç olarak düzenlemiş ve 5 yıl hapis cezası ile cezalandırıyor, hırsızlık fiilinin işlenmesinden sonra yürürlüğe giren yeni kanun ise hırsızlık fiilini 3 yıl hapis cezası ile cezalandırıyor olsun.
Yüzyıl sonlarına ait bir örnekte, gözlerinin görmediği iddia edilen Konya kadısı Kuddusi hakkında, Divan’dan yerel yöneticilere bir yazı gönderilmiştir. Yazıda yöneticilerin bir camide toplanıp gönderilen belgeyi kadıya okutmaları, okuyup okuyamadığı bilgisinin merkeze bildirilmesi talebi yer almıştır. Yazının cevabına ve yapılan muameleye ilişkin başka bir bilgiye rastlanmamıştır. Ancak yazıları okuyamayacak seviyede gözleri görmeyen kadıların azledildiği anlaşılmaktadır. Osmanlı Devleti’nde yargı yetkisi bulunan bir kurum olan Meclis-i Vâlâ’da 103 üyelik yapmış Şerif Mehmed Paşa’nın gözlerinin görmediği bilgisi Sicill-i Osmani’de yer almıştır.